Hızlı endüstriyel gelişme ve kentleşme sonucu birçok ülkede sosyal, politik ve ekonomik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ormanlar, tatlı su kaynakları, denizler ve canlı yaşamı için önemli olan kaynaklar endüstrileşme ve kentleşmeden olumsuz etkilenmektedir. İnsan yaşamı
için gerekli olan bu kaynakların endüstriyel faaliyetler sonucu kirlenmesi neticesinde çevresel problemler oluşmaktadır. Endüstriyel tesislerin mevcudiyeti beraberinde ilgili bölgelerde hızlıkentleşmeyi de getirmektedir. Hızlı endüstrileşme ve artan kentleşme sonucu çevre üzerinde
özümseme kapasitesinden daha fazla yüklerin oluşmasına sebep olmaktadır. Göller, nehirler, sahiller ve rekreasyon alanları endüstrilerden ve aşırı kentleşmeden kaynaklanan aşırı kirletici yüklere maruz kalmaktadır. Bazen bu kaynakların olumlu kullanım imkanları tamamen sona ermektedir.
Tatlı sular canlı yaşamı için hayati önem arz eden önemli doğal kaynaklardır. Bu kaynaklar iyi yönetildiği sürece yenilenebilir kaynak olmaya devam etmektedir. Evsel, endüstriyel ve tarımsal sanayi faaliyetleri kirliliğinin önlenmesi yerel gelişiminin sürdürülebilirliği sağlamak
için önemlidir. Birçok ülkede yürütülen su kirliliği çabalarında bazı başarıların elde edildiği bilinmektedir. Evsel ve endüstriyel atıksuların veya atıkların uygun şekilde arıtılmaması tatlısu kaynaklarının kirlenmesine ve kalitesinin bozulmasına sebep olmaktadır. Nehirler, göller
ve kıyılar bu kirliliklerden direkt yada dolaylı olarak etkilenmektedir. Arıtılmadan nehre deşarj edilen atıksular nehir vasıtasıyla kıyılara yada göllere kadar taşınmaktadır. Dünyada nehir ve göller halen çok önemli tatlı su kaynakları olarak kullanılmaktadır. Günümüzde deniz
suları zaruri durumlarda su kaynağı olarak kullanılmaktadır
Endüstriyel tesislerde, hammaddelerin işlenmesi ve ürün üretilmesi işlemlerinden kaynaklanan atıksulara “ endüstriyel atıksu” denir. Bu atıksular yıkama, pişirme, ısıtma, ekstraksiyon, reaksiyon ürünleri, ayırma, taşıma ve kalite kontrol işlemlerinden kaynaklanabilir. Potansiyel kirletici miktarının su kalitesinde istenmeyen değişime sebep olacak miktarda bulunmasıyla su kirliliği oluşmaktadır. Endüstriyel atıksular tesiste
çalışanların banyo, barınma ve yemekhanelerinden gelen evsel nitelikli suları da içermektedir. Evsel ve endüstriyel atıksular arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Meskenlerden, ticarethanelerden, ofislerden ve diğer kuruluşlardan kanalizasyon sistemine evsel nitelikli
atıksular deşarj edilmektedir. Evsel atıksular organik ve inorganik maddeleri içerir ve %99’u sudur. Askıda, koloidal ve çözünmüş maddeler atıksuda mevcuttur. İnsan atıklarını içeren evsel atıksularda çok sayıda hastalık yapıcı (patojen) mikroorganizma bulunabilir. Bu
mikroorganizmalar insanlarda kolera, tifo ve tüberküloz gibi çeşitli hastalıklara sebep olabilir. Su kaynaklı olarak oluşan viral hastalıklar bulaşıcı olabilir. Evsel atıksuyun inorganik içeriğinde klorür, sülfatlar, azotlar, fosforlar ve karbonat ve bikarbonatlar bulunmaktadır.
Organik madde içeriğinin yaklaşık % 90’ını protein ve karbon hidratlar oluşturmaktadır. Böylece evsel atıksular için arıtma tesisleri planlanırken bu içerik dikkate alınmaktadır. Bölgesel olarak da atıksu karakterizasyonunda aşırı farklılıklar olmamaktadır